Son günlerde TFF ve MHK Hakem Derneği(TFFHGD) üzerine bir takım senaryoları uygulamaya koyunca Hakem camiasında bir kıpırdanma oldu, camianın birleşmesi adına bilen bilmeyen birileri ahkam kesmeye başladı. TFF, MHK ve Dernek Yönetiminin artık taşın altına elini koyması gerektiği ifade ediliyor. İyi de ortamı gerenler, camiayı parçalayıp bölenler, durumu bu hale getirenler kim? bu ayrımcılık için hangi yöntemler uygulandı, hangi yanlışlar yapıldı, şimdi kimden ne isteniyor? MHK ve TFFHGD bu işin neresinde? Bunları bilmek lazım. Büyük bir araştırmaya dayalı seri yazılarımızla konulara açıklık getirmeye çalışacağız. Lütfen sabır gösteriniz ve yazılarımızı takip ediniz, işte ilk yazımız.
DERNEĞİN İŞLEVİ
Bir noktada emekçi sayılan hakemlerin ve gözlemcilerin sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak adına kurulan TFFHGD, günümüz tarihi itibariyle ulaştığı üye sayısı ve Ülke çapındaki teşkilatlanması nedeniyle kimilerine göre Demokratik Kitle Örgütü, kimilerine göre Sivil Toplum Örgütü bize göre ise Katılımcı Demokratik Yönetimlerde vazgeçilmez Güç Dengeleri Ayrılığı sistemine göre bir Güç Dengesi.
Dernek elbette üyelerinin bireysel sorunlarını(dışarıdan yapılacak her türlü saldırı dahil) çözme noktasında önemli bir işlev yüklenirken, toplumsal sosyal ve ekonomik çıkarları korumak ve yeni kazanımlar elde etmek adına önemli bir görevde yapmalıdır. Özellikle toplumsal sosyal ve ekonomik çıkarlar konusunda en önemli ve baş muhatabı hiç kuşkusuz işveren konumundaki TFF Yönetimidir.
Peki, kurulduğu günden bu yana Dernek gerçek anlamda yukarıda sayılan işlevini tam olarak yerine getirmiş midir? derseniz bu sorunun yanıtı Hayır olacaktır.
DERNEK ÜZERİNDE MHK’NİN ETKİSİ
Çünkü kuruluşundan bu yana Dernek Yönetimleri ile TFF arasında iletişim köprüsü MHK'ler olmuştur. Bir başka deyişle TFF Yönetimleri Dernek konusunda MHK’nin yönlendirmesine göre hareket etmiş, TFF’nin Derneğe yakınlığı ve uzaklığını MHK belirlemiştir. Bu durum Kurucu Başkan Sayın Yusuf NAMOĞLU ile başlamış, son seçilmiş Başkan Sayın Selçuk DERELİ’ye kadar devam etmiştir. Çünkü Aktif Hakem olan Dernek Başkanları ve Yönetimin çoğunluğu hiçbir zaman işverene karşı tavır alamamıştır. Büyüklerimizin anımsayacağı gibi 1989 yılında Derneğin kuruluşunun gizli mimarları MHK Üyeleridir, başta Sayın Hilmi OK, Sayın Ertuğrul DİLEK, Sayın Talat TOKAT olmak üzere diğer Sayın üyeler meşhur Sapanca Seminerleri sırasında oluşum için düğmeye basmışlar. O zaman ilk tüzüğe göre faal hakem olmayanlar derneğe üye olamıyormuş dolayısı ile MHK üyeleri kurucular arasında yer almamışlardır.
Daha sonra Dernek Genel Başkanlığına ilk Genel Başkan Sayın Yusuf NAMOĞLU gibi hep aktif hakemler seçilmiş olup şu an MHK Başkanlığı yapan Sayın Oğuz SARVAN Yönetimi dahil, Sayın Ahmet ÇAKAR, Sayın Serdar ÇAKIR, Sayın Metin TOKAT, Sayın Mustafa ÇULCU, Sayın Selçuk DERELİ yönetimleri hep arkalarında MHK rüzgarını almış dolayısı ile TFF Yönetimi nezrinde Dernek MHK’nin gölgesinde kalmıştır. Yani TFF Yönetimi için Dernek Yönetiminde kimin olduğu önemli olmamış aradaki MHK önemsenmiştir. Bu nedenle Hakem Derneği bir sosyal örgüt olarak hak ettiği değeri bulamamış ve diğer örgütler gibi (TASKK, TÜFAD, PFD) etkili bir yapıya kavuşamamıştır.
Hatta bir Genel Kurulda MHK destekli Sayın Serdar ÇAKIR’a karşı aday olan Sayın Abdurrahman ARICI demokratik tepki oylarını almasına rağmen seçimi büyük oy farkı ile kaybetmiştir. O Genel Kurala damgasını vuranlardan biride hiç hakemlikle ilgisi olmamasına rağmen bir biçimde Dernek üyesi ve delegesi olan Sayın Ufuk ÖZERTEN’dir. Esasen bu günkü ayrımcılığın tohumları taa o Genel Kurul’da ekilmişti. Zira Sayın ARICI ve arkadaşları bu yenilgiyi bir türlü içine sindiremedi.
Zamanın TFF Başkanı ile sadece bir konuda ters düşen Dernek Genel Başkanı Sayın Metin TOKAT görev süresi sonunda yapılan Genel Kurulun açılış saatine kadar yeniden aday iken son dakikada listesine yazacak yeterli sayıda aday bulamadığı için Genel Kurul salonunu adeta koşarak terk etmiştir.
Bu süreç içinde TFFHGD ile MHK dolayısı ile TFF yönetimi uyum içinde çalışmıştır. Daha doğrusu Dernek hiçbir zaman MHK ve TFF ile ters düşmemiş sanki TFF’nin bir organı gibi görev yapmıştır. Böyle işbirliği içinde çalışmanın da bazı kazanımları olmuştur. Bu kazanımlar içinde en önemlisi Dernek 3813 sayılı Kanun ve Ana Statüye göre TFF Taban Birlikleri arasında yer almış TFF’nin paydaşı sayılmıştır. Bugün ise 5894 sayılı yasaya göre ve TFF Statüsüne göre TFF’nin üyeleri arasında sayılmaktadır.
Geçmiş MHK’ler kendilerine göre akıllı bir politika izlemiş ve TFFHGD ile uyumlu görünerek sorunsuz günler yaşamışlardır, olası krizleri ise iyi yönetmiş krizlerden camianın etkilenmesinin önüne geçmişlerdir. Biz katılımcı demokratik yönetime inananlar ebetteki böyle bir anlayışa alkış tutmayız. Ancak aşırı derecede uyumsuzluk ve zıtlaşmanın da hiç kimseye yarar getirmeyeceğini iyi bilmekteyiz.
Devam edecek...
mavikokart
*MAVİKOKART özel haberidir, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
DERNEĞİN İŞLEVİ
Bir noktada emekçi sayılan hakemlerin ve gözlemcilerin sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak adına kurulan TFFHGD, günümüz tarihi itibariyle ulaştığı üye sayısı ve Ülke çapındaki teşkilatlanması nedeniyle kimilerine göre Demokratik Kitle Örgütü, kimilerine göre Sivil Toplum Örgütü bize göre ise Katılımcı Demokratik Yönetimlerde vazgeçilmez Güç Dengeleri Ayrılığı sistemine göre bir Güç Dengesi.
Dernek elbette üyelerinin bireysel sorunlarını(dışarıdan yapılacak her türlü saldırı dahil) çözme noktasında önemli bir işlev yüklenirken, toplumsal sosyal ve ekonomik çıkarları korumak ve yeni kazanımlar elde etmek adına önemli bir görevde yapmalıdır. Özellikle toplumsal sosyal ve ekonomik çıkarlar konusunda en önemli ve baş muhatabı hiç kuşkusuz işveren konumundaki TFF Yönetimidir.
Peki, kurulduğu günden bu yana Dernek gerçek anlamda yukarıda sayılan işlevini tam olarak yerine getirmiş midir? derseniz bu sorunun yanıtı Hayır olacaktır.
DERNEK ÜZERİNDE MHK’NİN ETKİSİ
Çünkü kuruluşundan bu yana Dernek Yönetimleri ile TFF arasında iletişim köprüsü MHK'ler olmuştur. Bir başka deyişle TFF Yönetimleri Dernek konusunda MHK’nin yönlendirmesine göre hareket etmiş, TFF’nin Derneğe yakınlığı ve uzaklığını MHK belirlemiştir. Bu durum Kurucu Başkan Sayın Yusuf NAMOĞLU ile başlamış, son seçilmiş Başkan Sayın Selçuk DERELİ’ye kadar devam etmiştir. Çünkü Aktif Hakem olan Dernek Başkanları ve Yönetimin çoğunluğu hiçbir zaman işverene karşı tavır alamamıştır. Büyüklerimizin anımsayacağı gibi 1989 yılında Derneğin kuruluşunun gizli mimarları MHK Üyeleridir, başta Sayın Hilmi OK, Sayın Ertuğrul DİLEK, Sayın Talat TOKAT olmak üzere diğer Sayın üyeler meşhur Sapanca Seminerleri sırasında oluşum için düğmeye basmışlar. O zaman ilk tüzüğe göre faal hakem olmayanlar derneğe üye olamıyormuş dolayısı ile MHK üyeleri kurucular arasında yer almamışlardır.
Daha sonra Dernek Genel Başkanlığına ilk Genel Başkan Sayın Yusuf NAMOĞLU gibi hep aktif hakemler seçilmiş olup şu an MHK Başkanlığı yapan Sayın Oğuz SARVAN Yönetimi dahil, Sayın Ahmet ÇAKAR, Sayın Serdar ÇAKIR, Sayın Metin TOKAT, Sayın Mustafa ÇULCU, Sayın Selçuk DERELİ yönetimleri hep arkalarında MHK rüzgarını almış dolayısı ile TFF Yönetimi nezrinde Dernek MHK’nin gölgesinde kalmıştır. Yani TFF Yönetimi için Dernek Yönetiminde kimin olduğu önemli olmamış aradaki MHK önemsenmiştir. Bu nedenle Hakem Derneği bir sosyal örgüt olarak hak ettiği değeri bulamamış ve diğer örgütler gibi (TASKK, TÜFAD, PFD) etkili bir yapıya kavuşamamıştır.
Hatta bir Genel Kurulda MHK destekli Sayın Serdar ÇAKIR’a karşı aday olan Sayın Abdurrahman ARICI demokratik tepki oylarını almasına rağmen seçimi büyük oy farkı ile kaybetmiştir. O Genel Kurala damgasını vuranlardan biride hiç hakemlikle ilgisi olmamasına rağmen bir biçimde Dernek üyesi ve delegesi olan Sayın Ufuk ÖZERTEN’dir. Esasen bu günkü ayrımcılığın tohumları taa o Genel Kurul’da ekilmişti. Zira Sayın ARICI ve arkadaşları bu yenilgiyi bir türlü içine sindiremedi.
Zamanın TFF Başkanı ile sadece bir konuda ters düşen Dernek Genel Başkanı Sayın Metin TOKAT görev süresi sonunda yapılan Genel Kurulun açılış saatine kadar yeniden aday iken son dakikada listesine yazacak yeterli sayıda aday bulamadığı için Genel Kurul salonunu adeta koşarak terk etmiştir.
Bu süreç içinde TFFHGD ile MHK dolayısı ile TFF yönetimi uyum içinde çalışmıştır. Daha doğrusu Dernek hiçbir zaman MHK ve TFF ile ters düşmemiş sanki TFF’nin bir organı gibi görev yapmıştır. Böyle işbirliği içinde çalışmanın da bazı kazanımları olmuştur. Bu kazanımlar içinde en önemlisi Dernek 3813 sayılı Kanun ve Ana Statüye göre TFF Taban Birlikleri arasında yer almış TFF’nin paydaşı sayılmıştır. Bugün ise 5894 sayılı yasaya göre ve TFF Statüsüne göre TFF’nin üyeleri arasında sayılmaktadır.
Geçmiş MHK’ler kendilerine göre akıllı bir politika izlemiş ve TFFHGD ile uyumlu görünerek sorunsuz günler yaşamışlardır, olası krizleri ise iyi yönetmiş krizlerden camianın etkilenmesinin önüne geçmişlerdir. Biz katılımcı demokratik yönetime inananlar ebetteki böyle bir anlayışa alkış tutmayız. Ancak aşırı derecede uyumsuzluk ve zıtlaşmanın da hiç kimseye yarar getirmeyeceğini iyi bilmekteyiz.
Devam edecek...
mavikokart
*MAVİKOKART özel haberidir, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
0 yorum:
Yorum Gönder
Bu kısımda, haber ile ilgili yorum/öneri ve görüşlerinizi serbestçe ifade edebilirsiniz. Verilen yorumlar, yayınlanmadan önce yönetici tarafından kontrol edilmekte ve genel ahlak kurallarına uymayan, etik bulunmayan yorumlar yayınlanmamaktadır. YAPILAN YORUMLAR, yorumu yapan kişi ve kişileri bağlayıcıdır, sitemiz ile ilgisi yoktur.