TFF’NİN BAŞINA BUYRUK KURULLARI!

Eklenme tarihi 30 Eylül 2010 Perşembe
Ekleyen: MaviKokart


Özgürlük, rahatlık, birilerine hesap vermemek güzel şey kuşkusuz...

İster iş hayatında olsun, ister özel yaşantıda...

"Yaptımsa yaptım", "Evet ne olmuş", "Kime ne" diyebilmenin keyfi sanırım parayla bile satın alınamaz yeri geldiğinde....

Kimimiz evimizde böyle bir ortamı düşleriz, kimimiz babamızdan kalan çiftlikte...

Kimimiz ise cebimizdeki 'halimi kart yakınımdır' pusulasına güvenip toz bırakmayız idarecisi olduğumuz birimde...

İşin garibi sonuna geldiğimiz 2010'un TFF'sinde de benzeri bir rüzgar esiyor...

Yolunu bulan 'kafasına' göre yaşıyor futbol topunun gölgesinde...

Hadi diyelim ki kesintisiz 2 yıldır görevde olan Mahmut Özgener ve ekibinin böyle bir özgürlüğü var...

Eni sonu fahri görev yapan insanlar. Üstelik karışanları, görüşenleri de yok, denetleyip, hesap soranları da...

Senede bir kez genel kurulun karşısına çıkıyorlar, orada da 3-5 kişi dışında mali tabloların yüzüne bakan yok, "ibra ediyor muyuz, ediyoruz”la evlerinin yolunu tutuyorlar…

Hatırlıyorum da Haluk Ulusoy ve Levent Bıçakçı dönemlerini...

İki günde bir başbakanlık müfettişi basardı TFF'yi...

"Niye oraya para harcadınız, niye buraya yatırım yaptınız, niye hocanın maaşını arttırdınız" diye üzerlerine vazife olmayan konularda hesap sorarlar, biz gazetecilere 'haber' servis ederlerdi...

Eh şimdi öyle bir sıkıntı da yok...

Ama ne demiş atalarımız balık baştan kokar...

TFF yönetimi onca başarısızlığa rağmen bu kadar rahat olursa alttaki kurullar da istediği gibi at koşturur...

İster başına buyrukluk deyin, ister derebeylik...

Ama bir başı bozukluk almış yürümüş TFF'nin icra kurullarında...

Örnek mi?

Buyurun MHK...

Yani tam açılımı ile Merkez Hakem Komitesi...

Haftada bir oturuyorlar masaya, hakemleri atıyorlar, ama atama demeye bin şahit lazım...

Örneğin 30 küsür hakem dururken bir hafta önce Konya'nın canını yakan Kuddusi Mütfüoğu, derbiye gönderiliyor. Özgür Yankaya, Beşiktaş-Antalya maçında penaltı ve kırmızıyı atladığı için uyarılacağına, hakem kalmamış gibi Manisa-Kayseri maçına yollanıyor...

Diğer atamalar da iç güveysinden hallice!

Saymaya kalksam tek tek sütun yetmez...

Peki ne oluyor?

Hiçbir şey!

Nasılsa, aynı kurulca atanan gözlemcilerden de iyi not geliyor... Körlerle sağırlar birbirini ağırlıyor...

Kulüpler bağırmış, futbolcular haykırmış, medya yazmış kimin umurunda... Çıt yok MHK'yi denetlemesi gereken TFF üst yönetiminden…

Haaa.. Var elbet söyleyecekleri kapalı kapılar arkasında:

“Oğuz abi işini bilir nasılsa... Eleştirenler, koltuk sevdalısı... Hakemleri gazetede okuyoruz, önümüze bile gelmiyor..."

Bak... Bak...

İtiraf da ediyorlar 'denetleme' görevini yapmadıklarını... Ama aldıran var mı?

MHK böyle TK; yani Temsilciler Kurulu farklı mı?

Uzun süredir sorup soruşturmuyordum... Sayın Kemal Dinçer, "Ekibi kurdum, saat gibi çalışıyor" diyerek özel işlerine ağırlık vermiş... Haklıdır, iş güç sahibi adam. Ama o zaman o koltukta oturmayacak, bırakacak... Ama o bırakıyorum dese, yukarıdan birileri dur diyor... O da sürekli izinde...

Eh, başkan olmayınca da 'saldım çayıra mevlam kayıra' hesabı... Temsilcinin biri üst üste görev alırken diğerleri ligtv'den maç izler hale gelmişler...

Hatta aralarında, "Madem maç vermeyecektiniz, beni ek işimden niye ettiniz" diyenleri de varmış da ayıp olmasın diye gazeteci arkadaşlarına haber uçurmuyorlarmış...

Neyse PFDK, Hukuk Kurulu ve Tahkim Kurulu ile ilgili de rahatsızlıklar var ama onlar için ayrı bir dosya açmak gerek...

Bu iki kuruldaki başıbozukluğun tek nedeni, sayın Mahmut Özgener'in veya vekilinin, 'denetleme' görevini yapmamasıdır...

Yoksa sorsalar yanlışların hesabını, bakın bakalım keyfi atama mı kalır ortada, eş-dost kayırma mı!

Ama, reklamın birinde diyordu ya Kadir Çöpdemir, "Ne işin var be Selo..Sana mı kaldı! Otur oturduğun yerde..."

Arif Kızılyalın / arifkizilyalin@medyaspor.com