TFF Yönetim Kurulu eski üyesi Sayın Erdal BATMAZ Cumhuriyet gazetesinde yazdı.
Osmanlı İmparatorluğu’nda şehzadeler, padişah olmadan önce tecrübe kazansın diye imparatorluğun büyük illerine vali olarak tayin edilirdi. Ancak yanlarına da devlet ve yönetim tecrübesi olan yaşlı paşalar verilirdi. Onların adı herkesin bildiği gibi ‘lala’ idi. İncelenirse görülecektir ki kimin ‘lala paşası’ başarılı ise o şehzade padişah olabilmiş, diğer kardeşler ise kaybetmiş.
UEFA hakem komitesinin yaptığı ‘mentör’ uygulaması tam da ‘lala paşa’ uygulamasının modernize edilmiş durumuna denk geliyor. Federasyonda görevde olduğumuz dönemde bu uygulamanın sadece FIFA kokartlı üst düzey hakemler için değil, bütün Süper Lig hakemleri için uygulanmasını sıkça önermiştik. Eski tecrübeli hakemlerimiz bu görevi yapabilirlerdi. Tam olarak başarılı olduğumuzu söyleyemem.
Şimdi Cüneyt Çakır’ın Türk hakemliğini mutlu eden başarısı göz önüne alındığında mentörünün ‘lala’ vasfı ile başarılı olduğunu görüyoruz. Tabii arkasında iyi bir öğretmen olarak duran babasını da unutmamak kaydıyla! O mentörler başarılı olmuş, Çakır da kendisinden bağlanan umutları boşa çıkarmamıştır. Artık Çakır için daha zor günler başlamaktadır. Zira kendisinden beklenenler neredeyse Türk hakemliğinin son 20 yılında yapılamayan her şeydir. Finallere gitmek, önemli maçlar yönetmek, yukarıya doğru yol açmak gibi.
İşin ilginç tarafı, bugün gazetelerde, başta şimdiki MHK Başkanı olmak üzere onu öven hakem hocalarının, eski hakem yöneticilerinin neredeyse tamamı sadece bir tane ‘Cüneyt Çakır’ çıkarmış olmanın sorumlularıdır! Yani aslında mızrağı çuvala sığdıramayıp onun başarısının arkasına sığınanlardır! Denebilir ki geleceğe yönelik böyle tohumlar atıldı, yakında görürsünüz. Bu mümkün olabilir. Ancak lider konumda bulunan eski hakemlerden, hakem yöneticilerinden ve MHK Başkanı’ndan en az bu başarıyı sahiplendikleri kadar, düdükleri siyaset eli ya da kulüp başkanlarınca asılan hakemleri de sahiplenmeleri beklenir.
Kötü bir maç arkasından futbolun öğüten çarklarına atılan Hakan Sivriservi, Deniz Çoban gibileri için de iki kelam laf etmeleri, lisans yırtacağını beyan edenlere karşı bir tavır alabilmeleri beklenir!
Dün finaller yöneten, Dünya Kupası’nda görev alan, Şampiyonlar Ligi’nde ne kadar maç yönettiğini saymadığımız hakemliğimizin şimdi, bir tek maçla sevinir hale gelmesi ayrı bir üzüntüdür. Umalım ki yeni bir başlangıç olsun.
Lider; başarıyı takımına, başarısızlığı ise üzerine alabilme cesaretine sahip kişiler arasından çıkar. MHK Başkanı’nın en azından eğitimi ve dünyaya bakışının bu yönünde olduğuna inanmak isteriz. Türk futbolu ve onun tamamı açısından baktığımızda kalitesi ve başarısı ne düzeyde ise hakemliğimizin de başarısı aynı düzeyde olacaktır! Aynen bileşik kaplar yaklaşımında olduğu gibi.
Endüstriyel bir değerin sahibi olduğu savunulan Türk futbolunun hakem değeri de bu büyüklüğe uyan bir seviyeye yükselmelidir. Olaylı bir Manisa maçı sonrasında, yırtılan formasını ağlamaklı bir biçimde gösterirken, ona formaya sahiplenmesini ve yaptığı işi ne kadar çok sevdiğini gördüğümüz Cüneyt Çakır’ın daha çok başarılı olması dileğiyle üzerinde emeği olan herkese teşekkür etmek isteriz.
Erdal BATMAZ – www.cumhuriyetspor.com.tr
Osmanlı İmparatorluğu’nda şehzadeler, padişah olmadan önce tecrübe kazansın diye imparatorluğun büyük illerine vali olarak tayin edilirdi. Ancak yanlarına da devlet ve yönetim tecrübesi olan yaşlı paşalar verilirdi. Onların adı herkesin bildiği gibi ‘lala’ idi. İncelenirse görülecektir ki kimin ‘lala paşası’ başarılı ise o şehzade padişah olabilmiş, diğer kardeşler ise kaybetmiş.
UEFA hakem komitesinin yaptığı ‘mentör’ uygulaması tam da ‘lala paşa’ uygulamasının modernize edilmiş durumuna denk geliyor. Federasyonda görevde olduğumuz dönemde bu uygulamanın sadece FIFA kokartlı üst düzey hakemler için değil, bütün Süper Lig hakemleri için uygulanmasını sıkça önermiştik. Eski tecrübeli hakemlerimiz bu görevi yapabilirlerdi. Tam olarak başarılı olduğumuzu söyleyemem.
Şimdi Cüneyt Çakır’ın Türk hakemliğini mutlu eden başarısı göz önüne alındığında mentörünün ‘lala’ vasfı ile başarılı olduğunu görüyoruz. Tabii arkasında iyi bir öğretmen olarak duran babasını da unutmamak kaydıyla! O mentörler başarılı olmuş, Çakır da kendisinden bağlanan umutları boşa çıkarmamıştır. Artık Çakır için daha zor günler başlamaktadır. Zira kendisinden beklenenler neredeyse Türk hakemliğinin son 20 yılında yapılamayan her şeydir. Finallere gitmek, önemli maçlar yönetmek, yukarıya doğru yol açmak gibi.
İşin ilginç tarafı, bugün gazetelerde, başta şimdiki MHK Başkanı olmak üzere onu öven hakem hocalarının, eski hakem yöneticilerinin neredeyse tamamı sadece bir tane ‘Cüneyt Çakır’ çıkarmış olmanın sorumlularıdır! Yani aslında mızrağı çuvala sığdıramayıp onun başarısının arkasına sığınanlardır! Denebilir ki geleceğe yönelik böyle tohumlar atıldı, yakında görürsünüz. Bu mümkün olabilir. Ancak lider konumda bulunan eski hakemlerden, hakem yöneticilerinden ve MHK Başkanı’ndan en az bu başarıyı sahiplendikleri kadar, düdükleri siyaset eli ya da kulüp başkanlarınca asılan hakemleri de sahiplenmeleri beklenir.
Kötü bir maç arkasından futbolun öğüten çarklarına atılan Hakan Sivriservi, Deniz Çoban gibileri için de iki kelam laf etmeleri, lisans yırtacağını beyan edenlere karşı bir tavır alabilmeleri beklenir!
Dün finaller yöneten, Dünya Kupası’nda görev alan, Şampiyonlar Ligi’nde ne kadar maç yönettiğini saymadığımız hakemliğimizin şimdi, bir tek maçla sevinir hale gelmesi ayrı bir üzüntüdür. Umalım ki yeni bir başlangıç olsun.
Lider; başarıyı takımına, başarısızlığı ise üzerine alabilme cesaretine sahip kişiler arasından çıkar. MHK Başkanı’nın en azından eğitimi ve dünyaya bakışının bu yönünde olduğuna inanmak isteriz. Türk futbolu ve onun tamamı açısından baktığımızda kalitesi ve başarısı ne düzeyde ise hakemliğimizin de başarısı aynı düzeyde olacaktır! Aynen bileşik kaplar yaklaşımında olduğu gibi.
Endüstriyel bir değerin sahibi olduğu savunulan Türk futbolunun hakem değeri de bu büyüklüğe uyan bir seviyeye yükselmelidir. Olaylı bir Manisa maçı sonrasında, yırtılan formasını ağlamaklı bir biçimde gösterirken, ona formaya sahiplenmesini ve yaptığı işi ne kadar çok sevdiğini gördüğümüz Cüneyt Çakır’ın daha çok başarılı olması dileğiyle üzerinde emeği olan herkese teşekkür etmek isteriz.
Erdal BATMAZ – www.cumhuriyetspor.com.tr
AH BE CÜNEYT ÇAKIR
Türk Hakemliğinin önündeki en büyük engel günümüz MHK’si ve bu MHK anlayışıdır. Sayın Cüneyt ÇAKIR'ın başarısından da hoşnut değillerdir. İkinci evlat Sadettin GÜLER hariç için için kıskanıyorlar fakat bu durumu kendileri lehine kullanmak için farklı davranış sergiliyorlar.
Unutmayalım ki Cüneyt ÇAKIR'ın babası Sayın Serdar ÇAKIR'ı 2008 yılında gözlemci kadrosuna bile almak istememişlerdi. Sayın Serdar ÇAKIR Uluslararsı seminerden sonra gözlemci kadrosuna dahil edilmiştir. Yani ÇAKIR ailesini sevmiyorlar.
Fakat gelin görün ki Sevgili Cüneyt maç dönüşünde "Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu'nun da çok büyük desteği var." diyerek politika yapıyor.
Başarılarının devamını dilerim Cüneyt ÇAKIR.