BRAVO CÜNEYT ÇAKIR (1)

Eklenme tarihi 5 Ekim 2010 Salı
Ekleyen: MaviKokart


Son 10 yılda Şampiyonlar Liginde isminden etkili düzeyde söz ettiren bir hakemimiz olmadı. Eleme turlarında hepimiz görev aldık ancak iş gurup maçlarına geldiğinde Türk hakemliği hep ikinci sınıf muamele gördü. UEFA yetkilileri hakemlerimizin yaşlı olduklarını, dil bilmediklerini, vizyoner olmadıklarını söylerek gerekçe ürettiler. Ancak bunlara katılmamız mümkün değil. Esas sorun UEFA ile Türk Hakemliğinin onların arzu ettiği iletişimi kuramaması.

Ne oldu da Cüneyt Çakır bir anda UEFA'nın gözdesi oldu?

Cüneyt Çakır; lisan bilen, dünya futbolunu yakından takip eden, sakin yaşamını futbol hakemliğine endekslemiş, çok çalışan, yetenekli, naif bir kardeşimiz.

Zaman zaman dez avantaj olsa da eski bir hakem olan babasının en yakın mentorü olması, 1995 yılında TFFHGD İstanbul şube başkanı olan babası Serdar ÇakırGenel Başkan olan Ahmet Çakar'ın gereksiz yere görevden almasıyla başlayan Çakar-Çakır çekişmesinin son yıllarda törpülenmesi ve DOST ÇAKAR-ÇAKIR olması, Türk hakemliği üzerinde UEFA'da son iki sezondur söz sahibi olan Hollanda'lı Jaap Uılenberg ile Ahmet Çakar'ın hakemlik yaptığı yıllarda başlayan dostluğu ülkemizde bulunduğu zamanlarda da bir araya geliyor olmaları, Jaap Uılenberg'in verdiği eğitimler için ciddi maddi ödenek alıyor olması en büyük avantajı.

Şimdi bunları yazdım diye kimse Cüneyt Çakır'ın Şampiyonlar Liginde maç yönetme başarısını gölgelemeğe çalıştığımı düşünmesin. Çünkü Cüneyt kardeşime 1 Nisan 2003 de Macaristan'da yönettiğim bir UEFA Kupası maçında bana dördüncü hakem olarak geldiğinde onunla ilgili söylediğim sözlerin bugün gerçekleşmiş olduğunu görmenin mutluluğunu yaşıyorum.

Bir başka mutluluğum ise pek çok hakemde olmayan vefa duygusuna sahip olması. Maç bitmiş mutluluk sarhoşluğunu yaşamaları olağan olmasına rağmen O ve yardımcı hakemi Bahattin Duran(Macaristan'da o da yardımcı hakemimdi) beni telefonla arayarak 'Hocam 2003 yılında bize söyledikleriniz bugün gerçekleşti Allah Razı Olsun sizden, bize gösterdiğiniz destekten dolayı' dediklerinde göz yaşlarımı tutamadım.

Hakemlik kolay iş değil. Sadece salt 90 dakika sahada düdük çalmakla, bayrak kaldırmakla hakemlik olmuyor. Bu sadece bizim ülke hakemliğimiz için geçerli değil UEFA, FİFA hakemliği için de aynı.

Hakemlikte öncelikle saha içinde adam gibi hakemlik yapacaksın, saha dışında da adam gibi duracaksın.

Eğer bu değerlere sahip olursan Allah da sana yardımcı olacaktır.

Bakın daha düne kadar Selçuk Dereli ülkemizin öncü hakemiydi. Ancak öncü hakem ve dernek başkanı olmasının rüzgarı onu yanlışlara sürükledi. Ahmet Çakar ile sürekli mahkemelik olması ki bu mahkemelik olaylardan Ahmet Çakar bildiğim kadarıyla hep beraat etti, Çakar'ı karşısına aldı. Çakar Türk hakemliği için ciddi mihenk taşıdır. Selçuk Dereli'nin hakemliğinin dışında bu tür olaylarla ilgileniyor olması, TFFHGD Genel Başkanlığı yaparken mevcut MHK istedi diye bir anda başkanlık döneminin bitmesine üç ay kala yoğun işleri olduğunu beyan ederek istifa etmesi ki kimse inanmadığı gibi gülünç bir durum oldu, onu Cüneyt-Selçuk yarışındaki tercih de geri bıraktı.

Cüneyt Çakır ülkemizde yönettiği maçlarda hatalar yaptığında mevcut MHK kendi koltuklarını koruma adına onun arkasında durmadı, destek olmadı. Uzun süre Anadolu maçlarında gezdirdi. Açıkçası ezdi. Ama O yılmadı. Her maçı daha iyi yönetmek için çaba sarf etti. Bu arada gittiği Avrupa maçlarının kalitesi her geçen gün arttı. Ne zaman UEFA yarı final maçına atandı o zaman bizim MHK'nın aklı başına geldi Cüneyt'e sahiplenmekten ve onun başarılarının arkasına sığınmaktan başka çaresi kalmadı.

Devam edecek.

Mustafa ÇULCU
MHK eski Başkanı
FİFA eski Hakemi

*MAVİKOKART özel haberidir, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.